EVREN’İN DEĞİŞMEZ İLKESİ GEÇİCİLİK KANUNU, MUAZZAM DENGELİLİK HALİ. 21/03/2012 KARNATAKA – HAMPİ


Adımı soyadımı bu bloga giren herkes ister istemez öğreniyor. Tekrar yazacağım çünkü tanışıp, dertleşeceğiz biraz.
Merhaba ben Asiye SUNAR.

Hikayesi uzun ama ismimi babamın babaannesinden alıyorum. Küçükken biraz tuhaf gelsede, babamın ismime duyduğu sevgiden dolayı, severdim. Babam için maneviyatı çok büyük, sağ olsun banada yükledi.
Zamanla ismimin anlamlarını öğrendim. Bir anlamı asi kadın, şimdilerde uslu göründüğüme aldanmayın, geçmişimde ismimin anlamını oldukça iyi taşıyordum. Tabiki içinizde asi bir kadın taşımak çok yorucu. Bende yoruldum ve bir gün asi kadını bırakmaya karar verdim. Arada sırada halen burdayım desede beni kendine esir etmiyor artık.
Soyadım Sunar, küçükken soyadımla çok eğlenirdim. Türk filmlerinin sonunda x film sunar yazardı.En sevdiğim Özen Film yapım şirketiydi. Televizyonun karşısına kollarımı açarak, takınabildiğim en güzel ses tonuyla Özen film SUNAR diyerek seslenirdim. Çok eğlenirdim. Küçükken eğlenceli olan soyadım, büyürken nedense o kadar da eğlenceli değildi. kelimenin köküne bakın Sunmak, her zaman her şeyi sunan biri olmak çok yorucu. Bir gün soyadımı da kabul ettim. Egom adım ve soyadımla alt üst oluyordu.

dhammachakkal

Gelelim bu kabul ve bırakışların bu bedende iyiden iyiye oturmaya başladığı tarihe 4-14 şubat 2009 yer İstanbul, Şile.
İlk vipassana oturduğum zaman, Hayatımı bir şeyin bu kadar değiştireceği aklıma gelmezdi.
Asi kadın, vipassana da şaşılacak şey. Neyse burdayım geldim bir kere deyip on gün oturdum. Ama o on günü uzun saatler yazsam bitecek gibi durmuyor. Bu yüzden kısaca anlatacağım.
İlk gün herşey normal gibi görünsede, SN. Goenka (vipassananın hocası) akşam konuşmasını yapana kadar asi kadının zihnindeki ve bedenindeki kalıplaşmış taşlar yerinden oynamaya başladı. Akşam konuşmasını dinleyince de neler olduğunu anlamlandırmış oldum. Diğer günler daha çetin geçiyordu. İkinci gün boynum tutuldu, üçüncü gün bütün omurgamın etrafını saran tüm kaslar ve böylece hergün ağrılar derinleşti. Tabi hergün geçici diyen SN. Goenka’ya sinir oluyordum. Nereye geçici geçmek yerine artıyor. Hiç geçmeyecek, hiç geçmeyecek. Ağrılarıma dayanamayıp asistan hocaya gittim. Oda bana gülümseyerek geçici demezmi. İyice delirdim, yarı yatar bir şekilde ağlaya, sızlaya bitirdim on günü.

2012-03-22-590

Bolca kaçasım geldiği an oldu. Ama egom izin vermedi. Bırakıp gidersem, kendimi herşeyi yarım bırakan insan ilan etmekten korktum. İnat ettim sürünerek bitirdim kursu. Sonrasın da 20 günlük bir fizik tedavi gördüm ama deydi. Ben bunları yaşadım sizde yaşarsınız demiyorum. Benim omurgamdaki arazlı alanlar nedeniyle bu kadar bedensel sıkıntı yaşadım. Daha sonra oturduğum kurslarda bu kadar büyük sıkıntılar yaşamadım. Hemen hepsinden sonra fizik tedavi gördüm. Sadece ağrılar bir öncekine nazaran daha az oluyordu.

Şu son yazdıklarımı, birde diğer haliyle yazsam ne çıkar acaba. Kaçmamı engelleyen acaba egom muydu?
Bırakamazdım ilk günden teknik işe yaramaya başlamıştı. Bırakıp gidersem tekniği öğrenememiş olurdum. Ve anlamını anlayamadığım bir sürü ağrıya sahip bir şekilde çözümsüz, çekilmez hayatıma geri dönerdim. İlk kurstan sonra bedenimin gücünü ve önemini daha iyi anlamaya başlayıp, bedenimin daha güçlü olması için çalışmalarımı daha düzenli hale getirmeyi hedefledim. Ve bu hedefte her gün bir taş koyarak yürüyorum. Ayrıca ki bu çok önemli, meditasyon yaptıkça tekniği daha iyi kavrar hale geliyorum. Bu süreçte oturduğum diğer kurslarda da her şeyin geçici olduğunu bilmek, kurslarda daha sağlıklı olmama neden oluyor. Şu an şu yazıyı yazarkende bedenimde, boynumda, başımda, ağrılar var. Ama biliyorum ki geçici. Yanlızca bedenimdeki arazlar değil, zihnimdeki kirlilikler nedeniyle bedenimde ağrılar oluşuyor. Bu nu farkedince diğer oturduğum kursları daha sağlıklı bitirdim.

Umarım burada oturduğum da karşıma çıkan ağrıların geçiciliğini daha iyi idrak eder ve kabul edebilirim.

ilk kurstan ikincisine kadar geçen süreçte, kurstan anladıklarımı uygulamaya yani meditasyon yapmayı denedim. İşte Asi kadın bu sürede ehlileşmeye, uslanmaya başladı. Artık durma vaktiydi. Her meditasyona oturduğumda bana hiç bir şey yapamazsın, senin tekniğin beni dönüştüremez diye çığlılar atsada, şu an o asi kadına gülümseyerek bakıyorum.
İkinci kursta Vipassanadan hiç birşey anlamadığımı anladım. İkincisinde bedenimdeki ağrılarla uğraşmayı, ağlamıyı bırakıp ötesinde çalışma fırsatım oldu. Kurs bitince demek ki vipassana buymuş deyip, üçüncüsüne kadar, anlamış olduğum yeni haliyle meditasyonlarıma devam ettim.

Üçüncü vipassana kursum en kıymetlisi ve soyadıma isyan etmiş olduğumdu. Çünkü hizmet ettim.
İnsanlara, dogaya, evrendeki tüm varlıklara beklentisizce birşeyler sunmak, hizmet etmek hiç kolay iş değil. Dışarıdan bakıldığında vipassana öğrenmeye gelenlere hizmet eden biriydim. Tüm öğrenciler minnet duygusuyla bana bakıyorlardı. Bir bilseler benim içimde neler kopuyordu. Kursu son günlerine geldiğimde, hizmet etmenin hayatımı aslında baştan aşağı kapladığını fark etmeye başladım. Ben her zaman hizmet etmişim. Komiktir burcumun en temel özelliğide hizmet etmek, neyse oraya girmeden devam edeyim. Hizmet eden olduğumun farkına tam anlamıyla hiç bir zaman anlamamışım. Kursun son günlerinde bunun derdine düştüm. Ben neden hep hizmet ettim ? sorusu beni delirtiyordu. Vipassana da hizmet etmek beni çok mutlu etsede, geçmişle uğraşmaktan kendimi alamıyordum. Kursun sonunda bir daha biraz zor hizmet ederim dediğimi hatırlıyorum en son kursumdan sonrada iki üç yıl oturmam demiştim. Şuan gülüyorum tabiki. Kursu mutlu bir şekilde bitirip, İstanbul’a döndüm. Arkadaşlarımın evine gittim. Onlarada hep hizmet etmiştim. Artık etmiyorum, siz bana hizmet edin dedim. Sağolsunlar daha önceki vipassana kursu çıkışlarımı bildikleri için çok şaşırmadılar, onlar için vipassanaya gitmek zaten delilikti. Doğal olarak yine delirmiş, dokunmayalım dediler. Hizmet etmiyorum, diyerek reddedişim bir kaç hafta sürdü. Öyleki bırakın bir başkasına birşey yapmak, kendime bir bardak su alasım dahi yoktu. Neyseki geçti ve hizmet eden ruhumun ne kadar önemli olduğunu anladım. Hizmet eden, sunan kimliğimi kucakladım. Böylelikle soyadımlada barıştım.

2012-03-25-759

En son kursumu Aralık 2010 da yapmışım, arada bir günlük oturumlar yaptım ama yinede çok disiplinli oturduğum kursun üzerinden bir yıldan fazla zaman geçmiş, yeni kurs için heyecanlıyım. Tekrar oturmanın zamanı geldi. Hindistan’da oturabilmek, benim için büyük bir şans her gün bir kez konusu geçiyor sanırım. Bakalım göreceğiz neler olacak. Bir kurs yerine başvurduk ama yanlış tarihi seçmişiz bu yüzde başka bir kurstan kabul bekliyoruz.

Not Bu yazının amacı, vipassana yapmanızı teşvik etmek. Belki çok teşvik edici görünmeyebilir. Ama kendinizi tanımak, acılarınızı dindirmek istiyorsanız, bu tekniğe adil bir şans verin. Sadece 10 gün. Benim hayatımı değiştiren, çok büyük fayda gördüğüm bu teknikten herkesin fayda görmesini istiyorum. Evet deneyeceğim diyorsanız.
dünyanın her yerinde kurs merkezleri var. Türkiye de hali hazırda yeni öğrencilerin de kabul edildiği küçük bir grup için yakında bir kurs olacağını biliyorum. Yakın ülkelerede bir göz atabilirsiniz. Bulgaristan, Yunanistan ,Rusya gibi, sizler için vipassana kurslarının web adresi ve Türkiye vipasananın e-mailini ekliyorum.
MUTLU OLUN.

http://www.dhamma.org/

vipassana.turkey@gmail.com

vipassanaistanbul@yahoo.com

Did you like this? Share it: