ÖLÜM 30/03/2012 VARANASİ


Ölüm nedir?

Bilmiyorum.

2012-03-31-1099

Son yıllarda ölüm üzerine çok düşünüp, okudum. En son, bundan üç beş ay önce, birlikte çok zaman geçirememiş olsakta, çocukluğumun en güzel hatıralarından birinin, dayımın, genç yaşta ölümüyle sarsıldım. Bu durum benim için şaşırtıcıydı. Dayımın ölümüyle hissettiğim hisleri çocukken kaybettiğim manevi annemin ve en iyi arkadaşım köpeğimiz Topaç’ın ölümüyle yaşamıştım. Neler hissettiğimi anlatmak zor. Kısaca şöyle denebilir. Kaybetmenin verdiği büyük ızdırap.
Ölüm sorgulamarımın ilk tartışma konularından biri bu. Kaybetmenin verdiği ızdırap.
Neden birşeye sahip olduğunda sevinir, kaybettiğinde üzülürsün.?
Neden üzüntüyü, acıya dönüştürürsün?
Neden bilerek acıyı ızdıraba dönüştürürsün?
Kaybetme halin neden ızdıraba dönüşür?
Izdırabın geçici olduğunu bilirsin neden bu bilgi içinde yinede ızdırabı yaşarsın.?
Peki neden ızdırabı derinleştirir, zihnin en derinlerini kirletirsin?

Dayımın ölümüyle, üzerine çalışıp kafa yorduğum “ölüm” kavramında ne kadar yol kat ettiğimi gördüm. Hiç, sadece hiç. Çünkü bu anlamlı soruların, cevapları hala anlamsızdı. Izdırap halen vardı. Kaybetmiş olmak, geçmişteki yaşanmışlıklarım ve yaşayamamış olduklarım acıtıyor ve bende o acıyı alıp ızdıraba dönüştürüyordum. Bunu bilerek yapıyordum, isteyerek, bu ızdıraptan zevk alıyordum.
Neden bunu yapıyordum, neden ?
Oturup meditasyon yapıp, İnadığım haliyle sevgimi gönderdim, dayıma ve evrene. Bu sevgi halimle ızdırap azaldı ve bitti. İşte çok uzun sürmeden acı, ızdırap bitmişti. Bu geçici hali bilerek günlerce yaşadım. Ruhumu, bedenimi, zihnimi bilerek kirlenmesine izin verdim, çok büyük acımasızlık.

img_5301

Yaşamı acı ve mutsuluk üzerine kurmak, çılgınca bir eylem. Çevrenizdeki insanlara sorun.
Mutlu musun?
Cevaplar bellidir.
-Yanii Mutluyum tabi. Diye hiç bir duygu ve netlik belirtmeyen bir söylem.
-Çok mutsuzum. Gibi çok net ve ızdırap dolu bir söylem.
-Mutlu olmak istiyorum. Gibi beklenti dolu bir söylem.
-Yada çok şükür yaşıyoruz. Gibi Kimi zaman inanç dolu, kimi zaman İnanma zorunluluğu nedeniyle söylenen söylemler.
Çok az insan EVET MUTLUYUM der.
Çok mutsuz olduk mu, en başarılı hali yaşıyor oluyoruz. Nasıl mı ?
En basit haliyle, Bir arkadaşınıza gidip çok mutsuzum diyerek ağlayın. Arkadaşınız yüksek ihtimal şu soruyu sorar.
Öyle mi neden, ne oldu ? Sizinle yüzeysel bir ilişki kurar, sözde ilgilenir.
Neden bu soruyu sorar?
Çünkü kendi, keyifle yaşadığı mutsuzluk deneyimlerinden biliyordur sizin halinizi, sizi dinleyip yardım edecek, duymak istediklerinizi size söyleyecek. Öyleki siz de biliyorsunuzdur bu süreci, ama tekrar tekrar yaşamaktan haz duyarsınız.
Çok kimsenin aklına gelmez yada bilmez, sizin mutlu olmanıza gerçekte yardım edecek cevabı, birde acı onu halen besliyorsa bilsede söyleyemez. Çünkü acı biterse mutlu olursun. Ayrıca bu seninde duymaktan hoşlanacağın bir cevap değildir. Bu bireysel yaşam döngüsü karşılıklıdır. Bu döngü biterse tüm yaşamsal döngüde biter. Ve arkadaşın sensiz, yalnız bir başına bu yaşamda kalır. Onun için çok korkutucu, bu mutsuzlukla yalnız bir başına kalmak. Bunu öğrenirsen senin içinde korkutucu bir süreç başlar, yıllarca biriktirip beslediğin korkulardan kurtulmak hiç kolay iş değil. Yıllarca özenle inşaa ettiğin bina yıkılacak, onca emek boşa gidecek, çünkü yeniden başlayacaksın. Ego buna izin vermez.

Bu döngünün dışına çıkan insanlar mutludur. Beklentiden kurtulmuştur, geçmişinden, geleceğinden ve basit gündelik hırslarından arınmıştır. Beden, ruh ve zihin üçlüsü bu yaşam denen gerçeklikten kurtulmuştur. Yaşam döngüsünün içinde mutsuzluğundan haz duyanlar için çok sıkıcıdır.
Hareket dış dünyada bitmiş, içeride dengelenmiş, nötürlenmiştir. Yaşam döngüsünden kurtulan, mutlu ve özgürdür. Döngünün içindeki için ise çok sıkıcıdır.

Mutsuzluğumuzdan keyif alırız, keyif alırız, keyif alırız.

img_5296

Yaşam bir esaret, başka tanım bulamıyorum. Bu esareti yaşarken bitirebilmek ise çok güç, Yaşamı şölene dönüştürmek çoğumuz için zordur. Burda aydınlanmış insanlarla karşılaşıyorum senin benim gibi yaşamını sürdürüyor. Yaşamını şölene dönüştürmüş, gözlerine baktığında anlaşılıyor, konuştuklarında ise inanıyorsun. Artık tek yapacağı ölme anının gelmesi ve tamamen özgürleşmek. Bir daha bu düngünün içinde olmayacak olmak en büyük mutluluk.

Acaba bende ölmeden ölebilecekmiyim, bu yaşamımda pek zannetmiyorum. Ama umutlu ve mutluyum.
Varanasi inanılamaz bir yer, Hindistan’da en çok gelmek istediğim yerdi ve buradayım. Ölüm gerçekliğiyle yüzleşebilecim tek yer burası, ölümle ilgili sorduğum soruların cevapları burada, alabilirsem bu cevapları çok şanslıyım demektir.
ilk geldiğim günün akşamı Ganj boyunca sıralanan sayısız Ghatın bir bölümünü ziyaret ettik. Ve ölü yakma törenlerini izledik. Biz gelmeden önce yakılmış ve halen yanmaya devam eden ölüler. Biz orada iken yakılmak için hazırlananlar.
Gerçekten anlatmam güç deneyimlenmesi gerek.
Ölü yakmanın bir seromonisi var şu an tam olarak bilmiyorum. Nedir, nasıldır ama çok etkileyici anlar. Belki sonra öğrenip detaylı aktarırım. Başlıca gördüklerim. Ölü bembeyaz bir kumaşa, (burada nedeniyor bilmiyorum ama kefen diyebilirim,) sarılıp üzeri çiçeklerle kaplanıyor. Ganjın kenarına getirilip, suya sokulup üzerine ganjın kutsal suyu dökülüyor. Sonra ateşin üzerine yerleştirilip, yakılıyor. Uzun süren bir tören ve bütünüyle yandıktan sonra, tören ritüellerin bitimiyle sonlanıyor. Uzun süre törenleri izledim. Ölüm üzerüne düşündüm.

Buradaki herkes çok inançlı, Yeniden bu çarkın içinde, yer almamak için bu kutsal nehrin kenarında yakılmak, ganjda son kez bu beden içinde yıkanmak için getiriliyorlar. Ben bu yaşamdaki bedenlerine teşekkür ettiklerini düşünüyorum. Bu yaşam için bedenleri çok çalıştı ve görevini yerine getirdi. Artık bu beden gitmeli, en güzel haliyle kutsal ganj sularına sunulmalı, onunla bütünleşmeli. Özgürleşenler bir daha bedenlenmeyecek, diğerleri bir başka beden de can bulacak, bazıları çok kereler gelmeye devam edecek. Büyük bir bilinmez.
Benim inancım bir daha gelip gelmemek değil. Bunun ne demek olduğunu bilmiyorum. Eğer gerçek bu ise bile geçmiş yaşamlarımla ilgili bir şey hatırlamıyorum. Bu inanca sahip insanlar, dünyevi hiç bir şeyi umursamıyor. Nasılsa tekrar gelecekler yada aydınlanacaklar. Her ne ise o yaşanacak, benim yaşam deneyim sürecimin mutlulukla, huzurla,sevgiyle, özgürlükle dolu olmasını istiyorum. En iyi terbiyeyi ise bu inançlı insanlardan alıyorum. Tertemiz bir kalple inançlarının gereklerini yaşıyorlar.

Ölüm Büyük bir soru işareti, Sanırım bu sorunun cevabı ancak öldüğünde alınabilir. Öleceğini bilmek ve ne olacağına takılmadan bu yaşamı en huzurlu, ahlaklı, mutlu ve özgürce bu şölenini yaşamak.Yaşamın her anı çok güzel, herkes mutlu olsun.

Did you like this? Share it: